Bursa siyasetinden doğruları söyleyen, duygulu, hisseleriyle hareket eden ve siyasi görüşü ne olursa olsun, Bursa adına iyi işler yapıp, proje üretenlere destek olan bir Kemal Demirel geldi, geçti.

Biz, kendisiyle 1970’li yılların sonlarına doğru tanıştık.

O dönemlerde gazeteci ağabeyimiz Necati Akgün CHP’nin Bursa il Başkanı idi. Kemal Demirel’de Gençlik Kollarına başkan olabilme adına yarış içinde bir gençti. 1980 öncesi siyasi iklim malum, sağ görüşlü olanlara fasişt, sol görüşlü olanlara da komünist etiketi yapıştırılıyordu. Kemal Demirel’de Çakırhamam semtinin, Tahtakale semtini, Heykelin komünist Kemal’i idi.

Bir araya gelip konuşmaya başladığımızda, komünistlikle ilgisi ve alakası olmayan, milliyetçi, muhafazakar, Cumhuriyetçi, Atatürk ilke ve inkilaplarını kendisine rehber edinmiş, halkla beraber, sorunların ve sıkıntıların toplum içinde tartışılarak çözümlenmesinden yana görüşleri savunan pırıl pırıl bir gençti.

Epey sıkıntılı bir adaylık sürecinden sonra CHP’nin Bursa il gençlik kolları başkanı seçildi. Bu görevi 12 Eylül 1980 darbesine kadar sürdürdü. Sonrasında malum, sıkıyönetim ve siyasetçilere yönelik baskılar, yok görmeler vs.

Bütün bunları yaşadı.

İdealleri uğruna doğru bildiği yollarda yürüdü.  1982 anayasası ile beraber siyasi sistem başlamasıyla beraber Erdal İnönü’nün kurduğu SODEP’de yer aldı.

Halkçı Parti daha başarılı oldu. Sonrasında Halkçı Parti ile SODEP’in birleşmesine Bülent Ecevit’in Demokratik Sol Partisi’nin de katılması isteminde bulundu. Amacı, bölünmüş vaziyette olan sol oyların bir partide toplanıp güçlenmesi ve mücadele edilirken halka yönelik hizmetlerde öncelik tanınması adına sol politikaların güçlendirilmesi oldu.

Sonra, 1989 yılında Osmangazi Belediye Meclis üyesi seçildi ve Büyükşehir Belediye Meclisinde de görev yaptı. Bu görevi sürürken Osmangazi’ye CHP ilçe başkanı seçildi. Siyasette, kavga etmek ve boş yere konuşmaktan, onu- bunu suçlamaktansa, ortak fikir ve proje üretimi konusunda işbirliğine büyük önem veren bir kişiliğe sahipti. O yüzden 1990’lı yıllarda DYP’nin dönemin  Osmangazi Belediye Başkanı Erhan Keleşoğlu’nun görevden alınması girişimlerinde tarafsız kaldı.

Oysa ki, fırsat ayağına gelmişti. Muhalif partili bir belediye başkanı, kendi partilileri tarafından “güvensizlik” oylamasıyla karşı karşıya bırakılmış ve koltuğu sallanmak üzere idi. Yani, o dönemin muhalefeti olan CHP adına bulunmaz bir fırsattı.

Demirel, “bu konu bizim meselemiz değil, DYP’nin kendi parti içi meselesi. Ortaya bir yolsuzluk veya usulsüzlük çıktığı zaman biz devreye girer ve görevimizi yaparız” açıklamasıyla Bursa siyasi tarihine damga vuran bir siyasetçi oldu Kemal Demirel. Demirel, bu açıklamalarını benim her hafta yaptığım Mavi İskemle başlıklı siyasi röportajı içeren ve Bursa’nın ilk akşam gazetesi olan Ekspres’te yayınlanan sayfamda yaptı.

Tabi, o günlerden bu güne çok yol gezdi. Sonrasında CHP il Başkanı oldu. CHP’nin klasik sol siyaseti yerine, halkla beraber, halk adına siyaset üretilmesi gerektiğini savunan Deniz Baykal ve ekibi ile birlikte çalıştı. Kemal Demirel, 22. Dönemde milletvekili seçildikten sonra, kendisine Bursa’nın dertleri ve sorunlarını çözme adına bir takım görevler verdi. Bu görevlerden iki tanesi çok önemli idi. Birisi kapatılan Köy okullarının yeniden eğitime açılması.

İkincisi ise o tarihlerde söylemleri yılan hikayesine dönen, bugün bile hala tartışılan Bursa’nın ulusal demiryolu ağına bağlanması projesi. Her fırsatta demiryolu meselesini gündeme taşıdı. Yetmedi, Bursa’dan Ankara’ya yaya yürüdü. Sonrasında bu yürüyüşü CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Ankara- İstanbul arası yaptığı Adalet yürüyüşüne örnek bir eylem sergilemiş oldu.

Kemal Demirel, tren yolu konusunda yürümekten hiç yılmadı. Milletvekili görev süresince Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sürekli önergeler verip, “Bursa’nın treni ne oldu?” anlamına gelen sorular sordu.

Tren yolu projesi başladığında mutlu idi ama, “bu treni görmek bize nasip olacak mı?” diye hem kendisine hem de çevresine çok sordu. Nitekim, bir bildiği varmış, hızlı tren Kemal Demirel’e ve onun Azrailine yetişemedi. Oysa, Bursa’dan hep beraber trene binip, Ankara’ya gidip, Anıtkabir’de Atatürk’ü ziyaret etme adına bizlere söz vermişti.  Şimdi bu isteğini de yerine getiremeyeceğiz. Çünkü, hızlı tren bir türlü bürokrasi denilen durağından hareket edip, Bursa’nın Geçit semtindeki istasyona gelemiyor.

Kemal Demirel’in milletvekilliği 2011 yılında sona erdi. Ama, Demirel ne tren meselesinden vaz geçti, nede Bursa’nın sorunlarını halka duyurmak ve çözüm istemek çalışmalarına son verdi.  Nilüfer’de bu anda hizmet veren Tofaş Kapalıspor Salonu yapımı da Demirel’in ısrarlı takibi sonucunda gerçekleşti. Bu salonun temelleri atılmış ve inşaat senelerce bürokrasinin istasyonuna beklemeye alınmıştı. Betonların üzerine çivi çakıp, “devletin malı mülkü çürütülüyor” diye seslenmesiyle birlikte, dönemin Başbakan yardımcısı ve Bursa milletvekili olan Bülent Arınç bu sese kulak verdi ve Kapalıspor Salonu projesi bürokrasinin proje çöplüğü diye anılan bekleme istasyonundan çıkarılıp, inşaat başlatıldı ve Bursa modern bir Kapalıspor Salonuna kavuştu.

Rahmetli vekilimiz Kemal Demirel’in Bursa’ya ve Türkiye’ye daha bir çok hizmetleri var. Hepsi seneler geçse bile hatırlanacak. Bende, hatırladığım kadarıyla bazı hizmetleri sizlerle paylaştım. Kemal Demirel, siyasi görüşü ne olursa olsun, bütün insanlarla iyi ilişkiler kurabilmeye başaran ve karşılık beklemeden dertlerin çözümü için uğraş veren ender siyasetçilerimizden birisi idi. Mensubu olduğu CHP’de bir takım kişilerin dümen suyuna gitmediği için bana göre en verimli çağında kadro dışı bırakılmaya çalışıldı.

Buna rağmen, pes etmedi. Doğruları söylemeye devam etti. Allah rahmet eylesin. Ramazan Bayramı’nın ikinci günü acı haberi öğrendik. Rabbim, mezarında dinlendirsin, ailesi ve yakınlarına sabırlar versin. Kısaca, hepimizin başı sağolsun.

Haber Linki >>