CHP’li Kemal Demirel’den Komisyon değerlendirmesi
"Komisyon görevini yaptı sıra hükümette"
 
Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi amacıyla TBMM Bünyesinde kurulan Komisyonun Salı günü raporunu Meclise sunmasından sonra gözler TBMM’ye çevrildi. Komisyon üyesi CHP Bursa Milletvekili Kemal Demirel, komisyonun bugüne kadar görevini büyük bir başarıyla yaptığını belirterek şimdi görev sırası hükümette. Komisyonun belirlediği aksaklıklar ve sorunlara çözüm getirilmesi gerekiyor. Bunu yapacak olan da Hükümettir dedi.
CHP’li Kemal Demirel Meclis Kürsüsünde yaptığı konuşmada şu görüşlere yer verdi; Anayasa’nın 98 ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca açılmış olan Meclis Araştırması Komisyonu çalışmalarını tamamlamış ve Rapor’unu Meclise sunmuştur. Bu Komisyonumuz üç dört aylık bir çalışma sonucu hazırladığı Rapor’u Meclise sundu ve bu Rapor bugün de konuşulacak ve kabul edilecek, onu biliyoruz. Ama, önemli olan, bu Komisyonun öncelikli olarak kurulma amacı zeytin ve zeytinyağıyla olması lazımdı, fakat, diğer yağlar da girdi ve böyle bir tablo ortaya çıktı. Çünkü, her iki yağ grubunun birbirinden farklı olduğunu, farklı özellikler taşıdığını bilerek bu konuya girmek istiyorum. Zeytinyağı özellikle ülkemiz açısından stratejik özelliği olan bir ürün. Böyle bir ürünün hak ettiği yere gelmesi noktasında herkes üzerine düşeni layıkıyla yapmalı diye düşünüyorum. Çünkü zeytin aynı zamanda insan vücudu için de ilaç özelliği taşıyan önemli bir hammadde. Bu noktada zeytin ve zeytinyağının ülkemizde hak ettiği yere gelmesi noktasında kurulan komisyonlar ciddi çalışmalar yapıyorlar. Geçen dönem de komisyon bir rapor hazırlamış, ne yazık ki seçimler geldiği için bu raporlar Mecliste görüşülememiş ve raflarda kalmıştı ama bu dönem komisyon görevini yaptı, raporları hazırladı ve Meclise getirdi. İnanıyorum ki Meclis de bu Komisyon Raporu’nun ortaya koymuş olduğu gerçekleri, ortaya koymuş olduğu tabloyu hayata geçirmesi noktasında Hükûmetin ve bakanlığın, bakanlıkların diyeceğim çünkü sadece bir bakanlığı ilgilendirmiyor, Tarım Bakanlığını, Maliye Bakanlığını, Sanayi Bakanlığını, Sağlık Bakanlığını ilgilendiren bir konuda gerekli hassasiyeti göstermesini istiyorum. Bu Meclis dönemi açıldığı zaman Sayın Başbakana soru önergesi vermiştim. Bizzat da Başbakanın bu işin içerisinde olmasını ve gereken hassasiyeti göstermesini beklemiştim. Çünkü zeytin ve zeytinyağı konusu da ve diğer yağlar konusu da sadece bakanlıkları değil Hükûmeti de direkt ilgilendiren önemli bir konu. Bizim, ülke olarak ham yağ ithalatında verdiğimiz, dışarıya ödediğimiz para 2007 yılında 1,7 milyar dolar. Yani dışarıya verdiğimiz para 1,7 milyar dolar. Eğer biz çok ciddi geçerli, tutarlı tarım politikalarımızı oluşturabilmiş olsaydık, millî, ulusal politikalarımızı hayata geçirebilmiş olsaydık biz yağ konusunda dışarıya 1,7 milyar dolar ödemeyecektik. Kaldı ki bu seneki rakamlarla, doların da yükselişini göz önüne alırsak, 2 milyar doları aşkın bir para dışarıya gidecek. Eğer bu para dışarıya gitmemiş olsaydı, bugün ektiği ürünün karşılığını alamayan evine, aşına, çoluğuna çocuğuna hak ettiği parayı kazanmak için mücadele veren çiftçilerimiz o 2 milyar doları kendi ceplerinde görmüş olacaklardı. Yani çok ciddi, tutarlı, geçerli millî tarım politikası oluşturamamasının faturası 2 milyar dolar dışarıya giden para olarak karşımızda. Onun için, bu komisyonlar ciddi araştırmalar yapıyorlar, ciddi raporlar hazırlıyorlar; bürokrasi katkısını sağlıyor; işte güneydoğusu, Marmara’sı, Ege’si dolaşılıyor, tarlalara gidiliyor; toplantılar yapılıyor ve kitap hâlinde buraya getiriliyor ve burada kabul edildikten sonra eğer bu raporlar hayata geçirilmezse, bu raporlardaki gerçeklerin hayata geçirilmesi için mücadele verilmezse emekler ne olacak? O kadar insan konuştu, o kadar çiftçi konuştu, sanayici konuştu, üretici konuştu. O insanlar, Meclisten, umutla yapılan çalışmanın neticesinin alınmasını bekliyorlar. Parlamentonun görevi de bu değil mi? Yani Parlamentonun görevi kendisine aktarılan sorunların çözülmesi için mücadele etmek değil mi? Eğer bunları yapmıyorsak, o zaman bizim milletvekili olarak görevimizi yapmamış gibi bir tablo ortaya çıkıyor. Milletvekilinin görevi halkın vermiş olduğu oyun gereğini yerine getirmektir. O da nedir? Ağlayan çiftçinin yüzünü güldürmektir, umutla bekleyen köylüye sahip çıkmaktır. Onun da yolu çok basit: Ağlayanı görmektir, ağlayanı dinlemektir, ağlayanın sesine kulak tıkamak değil kulağını ve gözünü, yüreğini açmak demektir. Komisyonlar bunun için kuruluyor, sorunlar bunun için var ve bu sorunları çözmek için de Parlamentonun da görevi bu. Bakın çok ilginç tablolar var. Yani geçen sene yüzde 33 amonyum nitratın fiyatı 386 lira iken bu sene 845 lira. Yani yüzde 119 zam var. Çok rakam var ama ben rakamlarla meşgul etmek istemiyorum. Yani burada çiftçinin tarlasında kullandığı gübre yüzde 100’leri aşacak ama ürettiği ürün yüzde 100’leri aşamayacak, tam tersine geriye gidecek! Ondan sonra diyeceğiz ki çiftçimize: “Sen güler misin.” Nasıl gülecek? Hani çiftçimiz Türk milletinin efendisiydi, Atatürk’ün dediği gibi. Efendiye gereken önem vermenin yolu ektiği ürüne sahip çıkmaktır. Bu noktada ben hazırlanan bu Komisyon raporunun hayata geçmesi için bu Komisyon raporunun da yaptırım gücünün olmasını istiyorum. Üstüne basa basa söylemek istiyorum. Eğer Komisyonun almış olduğu görüşlerin yaptırım gücü yoksa o zaman komisyonları kurmaya da gerek yok arkadaşlar. Niye komisyonları kuruyoruz? O komisyonların almış olduğu kararlar uygulansın diye. Bu noktada Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı konusunda ciddi, tutarlı, ulusal bir politikası olmadan bu sorunların çözümlenemeyeceğini biliyorum.